Sultan çayı kilosu ne kadar ?

Savgat

Global Mod
Global Mod
Sultan Çayı: Bir Kilonun İçine Sığan Hikâye

Selam dostlar,

Bugün sizlerle sadece bir ürünün fiyatını değil, onun ardındaki hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Forumlarda sık sık “Sultan çayı kilosu ne kadar olmuş?” diye konuşuluyor ya — işte ben o sorunun içinden çıkan bir hikâyeye denk geldim. Çünkü bazen bir çayın kilosu, sadece parasal bir değeri değil, emeği, sabrı, hatıraları ve bir köyün ruhunu da anlatır.

---

Köyün Çaycısı ve Pazardaki Fısıltı

Burası Rize’nin dağ köylerinden biri. Hava hafif sisli, sabahın erken saati.

Köy meydanında küçük bir tezgâh var, tezgâhın ardında Mehmet Usta oturuyor. Elinde tartı, önünde torbalarla dolu, “Sultan Çayı” yazılı etiketler.

Yanına yaklaşan ilk müşteri, köyün öğretmeni Ayşe Hanım. Yüzünde yorgun ama içten bir tebessüm var.

> “Mehmet Usta, bu sene çayın kilosu ne kadar olmuş?” diye soruyor.

Mehmet Usta tartıya bakmadan cevap veriyor:

> “Geçen sene 350 liraydı, bu sene 420’den aşağı veremem. Ama bu sadece para değil, Ayşe Hanım… bu yılın yağmuru, bu yılın sabrı da bu çayın içinde.”

---

Erkeklerin Bakışı: Strateji, Üretim ve Hesap

Mehmet Usta tipik bir Karadeniz erkeği. Gözünü rakamdan ayırmaz, elini topraktan çekmez.

Onun için “Sultan Çayı kilosu” sadece ekonomik bir mesele değil, üretimin stratejik bir hesaplamasıdır.

Geçen yılın verimi azalmış. Hava bir ay boyunca dengesiz gitmiş.

Nem yüksek olunca yapraklarda mantar oluşmuş. O da kendi kendine plan kurmuş:

- Harmanı yeniden düzenleyecek,

- El işçiliğini artıracak,

- Makineyle değil, elle ayıklama yapacak.

Hesap basit: Kaliteyi artırırsa, fiyat da kendiliğinden yükselecek.

Ama Mehmet Usta biliyor ki forumlarda fiyat soranların çoğu, çayı içen değil, “kar eden” tarafında.

> “Onlar kilosunu sorar, ben kokusunu bilirim.” diyor içinden.

Erkeklerin bu bakışı, çözüm odaklıdır. Sorun var mı? Çözülür.

Fiyat arttı mı? Sebep analiz edilir.

Talep azaldı mı? Yeni pazar bulunur.

Ama bir şeyi gözden kaçırırlar bazen: Çayın ruhunu, tarladaki hikâyeyi.

---

Kadınların Bakışı: Empati, Emeğin Duygusu ve Paylaşım

Ayşe Hanım eline aldığı bir tutam kuru yaprağa bakıyor. Gözleri parlıyor.

> “Bu çayın kokusu benim çocukluğumu hatırlattı.” diyor.

O, çayın kilosuna değil, verdiği huzura bakıyor.

Evinde annesinin demlediği sabah çayını, soba üstünde fokurdayan demlikleri, rüzgârın getirdiği çay kokusunu hatırlıyor.

Ona göre “Sultan çayı kilosu ne kadar?” sorusu aslında şu anlama geliyor:

> “Bu kadar emek, bu kadar hatıra, bu kadar huzur… bunların bedeli ne olabilir ki?”

Kadınlar çayı bir “bağ kurma aracı” olarak görür.

Bir fincan çayla dostluk kurulur, tartışmalar yumuşar, kalpler ısınır.

Ayşe Hanım da Mehmet Usta’ya dönüp, gülümseyerek söylüyor:

> “Ne kadar dersen de, yeter ki o ilk yudumun sıcaklığı eksik olmasın.”

---

Verilerle Gerçek: Fiyatın Arkasındaki Dengeler

📊 Son yıllarda çay üretimiyle ilgili veriler, fiyatın sadece piyasa dalgalanmasından değil, doğal şartlar ve emeğin dönüşümünden de etkilendiğini gösteriyor.

- 2021’de kuru çayın kilosu ortalama 270 TL civarındayken,

- 2022’de bu rakam 350 TL’ye,

- 2023 sonunda 420 TL’ye çıkmış durumda.

Sebep sadece enflasyon değil:

- Gübre fiyatlarındaki artış (%70),

- Yakıt giderlerinin yükselmesi (%40),

- El emeği maliyetleri,

- Küçük üreticinin azalan iş gücü.

Ama bu verilerin ötesinde, köylerde bir başka denge daha var: insan dayanışması.

Mehmet Usta her yıl ürününü toplayamayan yaşlı üreticilerin çayını da satın alıyor.

“Onların çayı da Sultan çayına karışır.” diyor.

Yani o kilosu 420 lira olan çay, aslında birçok elin, birçok kalbin çayı.

---

Bir Bardakta Saklı Hikâyeler

Akşam üzeri köyün çay ocağında herkes bir bardak çayla günü kapatıyor.

Mehmet Usta, Ayşe Hanım’ın masasına oturuyor.

> “Sen öğretmensin, fiyatı soran çocuklara ne diyorsun?” diye soruyor.

Ayşe Hanım gülüyor:

> “Diyorum ki, çocuklar… Sultan çayının kilosu 420 lira ama bir bardağının değeri, onu içtiğin ana bağlı. Eğer yalnız içersen sıradan, ama biriyle paylaşırsan paha biçilemez.”

O anda oradaki herkes sessizleşiyor. Çünkü o söz, çayın gerçek anlamını özetliyor:

Paylaşınca çoğalan bir sıcaklık.

---

Erkeklerin Stratejisi Kadınların Sezgisiyle Buluşursa

Ertesi hafta Mehmet Usta yeni bir fikirle geliyor:

> “Ayşe Hanım, çayı sadece satmayalım; markalaştıralım. Kadın kooperatifiyle işbirliği yapalım, etikette üreticinin adı yazsın.”

Ayşe Hanım hemen destekliyor:

> “Harika olur. Böylece hem kadın emeği görünür olur hem köyde gençler kalır.”

Ve gerçekten birkaç ay sonra “Sultan Çayı” etiketi altında, köydeki tüm üreticilerin adları küçük puntolarla yazılı bir ürün çıkıyor.

Her paketin arkasında şu cümle var:

> “Bu çay, aynı toprağı paylaşan ellerin ortak emeğidir.”

Bu hikâye, sadece ekonomik bir girişim değil; kadın sezgisiyle erkek stratejisinin birleştiği bir dayanışma örneği oluyor.

---

Forumdaşlara Sorular: Sizin Çayınızın Hikâyesi Ne?

Dostlar,

“Sultan çayı kilosu ne kadar?” diye başladığımız bu hikâye, aslında bize şunu hatırlatıyor: Bir ürünün değeri, sadece parasında değil, onu var eden insanlarda gizli.

Peki siz ne düşünüyorsunuz?

- Sizce bir ürünün fiyatı mı, yoksa hikâyesi mi onu değerli kılar?

- Erkeklerin planlı, hesaplı yaklaşımı mı; yoksa kadınların sezgisel, duygusal dokunuşu mu daha sürdürülebilir?

- Kendi yaşadığınız yerde benzer bir üretim hikâyesi var mı?

Paylaşın dostlar,

Belki birinizin hikâyesi, bir başkasının “Sultan çayı” olur. Çünkü bazen bir kilo çay, bin hikâyeye bedeldir.