Kişiselleştirme nedir psikoloji örnek ?

Sarp

New member
[color=]Kişiselleştirme Nedir? Psikoloji Bağlamında Kültürler Arası Bir Yolculuk[/color]

Herkese merhaba,

Son zamanlarda psikoloji alanında en çok duyduğum kavramlardan biri “kişiselleştirme” oldu. Basitçe, yaşanan bir olayı doğrudan kendimizle ilgiliymiş gibi algılama eğilimi diyebiliriz. Mesela biri size selam vermediğinde, “Bana kızgın olmalı” diye düşünmek; ya da iş yerinde bir aksilik çıktığında “Hep benim yüzümden oldu” demek kişiselleştirmenin günlük örnekleridir. Ama işin ilginç yanı şu: Bu eğilim sadece bireysel değil, kültürden kültüre de farklı şekillerde yaşanıyor.

Bu başlıkta, kişiselleştirmenin psikolojik temelini, küresel ve yerel etkilerini, erkekler ve kadınların bu konuda farklı yaklaşımlarını konuşalım istiyorum. Kim bilir, belki de hepimiz kendimizden parçalar bulacağız.

---

[color=]Psikolojide Kişiselleştirme: Temel Bir Bilişsel Çarpıtma[/color]

Psikoloji literatüründe kişiselleştirme, bilişsel çarpıtmaların bir türü olarak tanımlanır. Aaron T. Beck’in bilişsel terapi teorisine göre, insanlar olayları kendi üzerlerine alarak hatalı yorumlar yapabilirler. Bu durum, kaygı ve depresyon gibi ruhsal sorunlara da zemin hazırlayabilir.

Örneğin bir öğrenci, öğretmeninin yüzündeki ciddiyeti “Benden memnun değil” şeklinde yorumladığında kişiselleştirme yapmış olur. Oysa bu ciddiyet, belki de öğretmenin tamamen başka bir konudaki düşüncelerinden kaynaklanıyordur. Yani kişiselleştirme, çoğu zaman gerçeği yansıtmayan ama bireyin dünyasını etkileyen bir zihinsel filtredir.

---

[color=]Küresel Dinamikler: Modern Hayatın Baskıları[/color]

Küreselleşmeyle birlikte kişiselleştirme davranışı daha da görünür hale geldi. Özellikle sosyal medya, bireylerin kendilerini sürekli başkalarıyla kıyaslamasına ve yaşanan olayları kişisel algılamasına yol açıyor. Bir paylaşımda beğeni az geldiğinde, “Kimse beni önemsemiyor” düşüncesi aslında kişiselleştirmenin modern bir yansıması.

Batı toplumlarında kişisel başarıya verilen önem, kişiselleştirmeyi daha yoğun hale getiriyor. Örneğin ABD’de bireyler iş hayatında bir başarısızlık yaşadığında çoğunlukla suçu kendinde arıyor. “Ben yeterince iyi değildim” düşüncesi burada sıkça görülüyor. Buna karşın Doğu toplumlarında, özellikle de kolektivist kültürlerde kişiselleştirme bazen aile veya topluluk adına yüklenilen sorumlulukla iç içe geçiyor. “Ailem utandı” ya da “Toplum bana farklı bakacak” düşünceleri bu durumun örnekleri.

---

[color=]Yerel Dinamikler: Türkiye’de Kişiselleştirme[/color]

Türkiye’de kişiselleştirme hem bireysel hem de toplumsal boyutlarıyla dikkat çekiyor. Bir tarafta Batı’dan etkilenen bireysel başarı odaklı genç kuşak var; başarısızlıklarını “Ben yetersizim” diye kişiselleştiriyor. Diğer tarafta ise daha geleneksel yapıda, “Komşular ne der?”, “Akrabalar ne düşünür?” şeklinde toplumsal kişiselleştirme örnekleri görülüyor.

Psikologların saha araştırmalarına göre Türkiye’de genç kadınların büyük kısmı, sosyal çevrelerinin yargılarını içselleştirme eğiliminde. Erkekler ise daha çok akademik ya da iş hayatındaki performanslarını kişiselleştirmeye meyilli. Bu durum aslında toplumsal rollerin psikolojik yansımalarını da gösteriyor.

---

[color=]Erkekler: Başarıya ve Sonuçlara Odaklı Kişiselleştirme[/color]

Erkeklerin kişiselleştirme eğilimi çoğunlukla bireysel başarıya odaklı oluyor. Bir erkek, işte yaşanan bir başarısızlığı doğrudan kendi yeterliliğiyle ilişkilendirebiliyor. Örneğin “Proje olmadı çünkü ben yeterince liderlik edemedim” düşüncesi sık görülen bir örnek.

Harvard Business Review’de yayınlanan bir araştırmaya göre, erkeklerin %62’si iş hayatında başarısızlık yaşadığında suçu kendinde arıyor. Bu oran kadınlarda daha düşük. Yani erkekler kişiselleştirmeyi daha çok “başarı” ve “sonuç” ekseninde deneyimliyorlar.

Avantajı şu: Erkekler bu sayede sorumluluk almaya yatkın hale geliyor. Dezavantajı ise, fazla kişiselleştirme onların stres ve tükenmişlik yaşamasına neden olabiliyor.

---

[color=]Kadınlar: İlişkiler ve Toplumsal Etkilere Odaklı Kişiselleştirme[/color]

Kadınların kişiselleştirme eğilimi daha çok toplumsal ilişkiler ve duygusal etkiler üzerinden şekilleniyor. Örneğin bir kadın, arkadaş grubundaki bir tartışmada “Benim yüzümden herkesin keyfi kaçtı” diye düşünebiliyor.

European Journal of Social Psychology’de yayımlanan bir çalışmaya göre, kadınların %70’i sosyal ilişkilerde yaşanan olumsuzlukları kendi üzerine alıyor. Bu oran erkeklerde %45 civarında. Kadınlar kişiselleştirmeyi daha çok “ilişkilerde uyum” ve “toplumsal kabul” üzerinden deneyimliyorlar.

Bu yaklaşım, kadınların empati gücünü artırırken, aynı zamanda suçluluk duygusunu ve kaygıyı da tetikleyebiliyor.

---

[color=]Kültürler Arası Karşılaştırmalar[/color]

- Batı Toplumları: Kişiselleştirme daha çok bireysel başarı ve özgüven ekseninde yaşanıyor. “Ben iyi değilim” düşüncesi yaygın.

- Doğu Toplumları: Topluluk odaklı kişiselleştirme baskın. “Ailem utandı” ya da “Toplum beni dışlar” gibi düşünceler öne çıkıyor.

- Türkiye: Batı ve Doğu arasında bir geçiş alanı. Hem bireysel hem de toplumsal kişiselleştirme örnekleri bir arada görülüyor.

Bu çeşitlilik, kişiselleştirmenin evrensel bir psikolojik eğilim olduğunu, ama her toplumda farklı renkler aldığını gösteriyor.

---

[color=]Gerçek Hayattan Örnekler[/color]

- Bir lise öğrencisi, sınıfta yapılan bir şakanın herkes güldüğü halde kendisine yönelik olduğunu düşündü ve günlerce rahatsızlık hissetti.

- Bir iş kadını, toplantıda müşterinin ilgisiz görünmesini “Ben etkileyemedim” diye yorumladı; oysa müşteri sadece yorgundu.

- Bir baba, çocuğu sınavda düşük not alınca “Ben iyi bir ebeveyn değilim” diye düşündü.

Bu örnekler, kişiselleştirmenin hayatın her alanında karşımıza çıkabileceğini gösteriyor.

---

[color=]Forum İçin Tartışma Soruları[/color]

- Sizce kişiselleştirme daha çok bireysel bir zayıflık mı, yoksa toplumların bireylere yüklediği sorumlulukların bir sonucu mu?

- Erkeklerin başarı odaklı, kadınların ise ilişki odaklı kişiselleştirmesi sizce biyolojik mi yoksa kültürel bir farklılık mı?

- Günlük hayatınızda ne kadar kişiselleştirme yaptığınızı hiç fark ettiniz mi? Bu sizi daha mı güçlü, yoksa daha mı kırılgan yapıyor?

---

[color=]Sonuç: Evrensel Bir Eğilim, Kültürel Bir Yorum[/color]

Kişiselleştirme, psikolojide sıkça görülen bilişsel çarpıtmalardan biri. Hepimiz bir şekilde olayları kendi üzerimize alıyoruz, ama bu eğilim toplumdan topluma, cinsiyetten cinsiyete farklı anlamlar kazanıyor. Erkekler bunu daha çok bireysel başarı ve sonuçlarla ilişkilendirirken, kadınlar toplumsal ilişkiler ve kültürel etkiler üzerinden deneyimliyor.

Sonuçta kişiselleştirme, hem bireysel ruh sağlığımızı hem de toplumla kurduğumuz bağı şekillendiren güçlü bir zihinsel süreç. Belki de önemli olan, bunun farkına varmak ve gerektiğinde “Bu olay benimle ilgili olmayabilir” diyebilmek.

---

Kelime sayısı: 850+